Ads

15 Ocak 2009 Perşembe

Beyin ve Sinir Sistemi Hastalıklar - Sara (Epilepsi) nedir - şizofreni nedir

SARA (EPİLEPSİ) NEDİR?

Epileptik nöbet (Sara), beyindeki hücrelerin kontrol edilemeyen, ani, aşırı ve anormal deşarjlarına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Beyin, insan vücudunun ana kumanda merkezi gibidir. Beyin hücreleri arasındaki uyumlu çalışma, elektriksel sinyallerle sağlanır. Nöbetin nedeni, bir tür beklenmeyen elektriksel uyarı olarak düşünülebilir. Kısaca; epileptik nöbet beynin kuvvetli ve ani elektriksel boşalımı sonucu oluşan kısa süreli ve geçici bir durumdur.
Epilepsi, dünyanın her bölgesinde, erkek ve kadında, her türlü ırkta ve yaklaşık 100 kişide bir oranında görülebilen bir hastalıktır.

Hastaların yaklaşık yarısında belirli bir neden bulunamaz. Belli bir grup hastada ise; gebelikte olabilen beyin gelişme problemleri, doğum sırasındaki nedenler, menenjit, beyin enfeksiyonu, beyin tümörleri, zehirlenmeler veya ciddi baş yaralanmaları epileptik nöbetlere yol açabilir.

Nöbetin nedeni tümör yada başka bir hastalık değilse, epilepsinin ilerlemesi söz konusu değildir, bazen yaşla birlikte nöbet sıklığı da azalabilir.

Epilepsi nöbetleri, çoğu zaman insana çok uzun sürüyor gibi gelse de 1-3 dakika içinde kasılmalar biter ve hastalar belli bir süre sonra nöbet öncesindeki normal aktivitelerini kazanırlar.

Epilepsi nöbetleri, değişik tiplerde olabilir. Nöbetler; büyük (genel, jeneralize tonik-klonik, grand mal, kasılma-çırpınma ile karakterize) yada küçük (kısmi, parsiyel, sadece yüz, kol yada bacakta kasılma[basit parsiyel] veya anlamsız konuşma ve davranışlar ile karakterize[kompleks parsiyel]) nöbetler şeklinde ortaya çıkabilir.

Ayrıca kısa süreli (5-10 saniye), gözlerini dikip sabit bakma, bu anda cevapsızlık şeklinde, kasılmasız dalma nöbetleri (absans) ile; özellikle sabahları uykudan uyandıktan sonraki dönemlerde ortaya çıkan ve kollarda sıçrama-atmalar tarzında myoklonik nöbetler de olabilir.

Epilepsi bulaşıcı bir hastalık değildir. Epilepsili kişinin hastalığının başkaları tarafından bilinmemesi için bir neden yoktur. Yakın arkadaşlarınız, akraba ve komşularınız, öğretmeniniz hastalığınız hakkında bilgi sahibi olmalıdır.

Epilepsili kişi evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Bayanlar hamile kalmadan önce mutlaka doktoru ile görüşmelidir. Tedavide kullanılan ilaçların çocuk üzerine değişik etkileri nedeniyle; gebelik öncesi nöbetlerin tipine ve durumuna bakılarak uygun ilaç ve dozu doktor tarafından düzenlenmelidir.

Epilepsi tanısında en önemli nokta; nöbetler hakkında verilen bilgidir. Özellikle nöbeti gören kişinin doktor tarafından dinlenmesi gerekir. Genel fizik ve nörolojik muayene yapıldıktan sonra başvurulacak ilk laboratuar inceleme aracı; elektroensefalografi (EEG) dir. Bu tetkik, saçlı deriye elektrotlar yapıştırılarak beyin dalgalarının kaydedildiği bir yöntemdir. Epilepsi hastalığı tanısının konulmasında en önemli tetkiktir. Bilgisayarlı beyin tomografisi (BBT) ve magnetik rezonans incelemesi (MRI) epilepsi nöbetlerine neden olan olayların ortaya konmasında yardımcı olabilir.

Epilepsi ilaçla yada cerrahi olarak tedavi edilebilen, çoğu hastada (%70-75) tek ilaçla nöbetlerin kontrol altına alınabildiği bir hastalıktır. Epilepsili hasta ilacını kullanarak aktif ve başarılı bir yaşam sürebilir. Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar; hastanın yaşına, fiziksel durumuna ve nöbet tipine göre uzman doktor tarafından verilmelidir. Bilinçsizce kullanılacak ilaç, nöbetleri önlemediği gibi istenmeyen yan etkilere de neden olabilir.

Eğer tedavi ile nöbetler bir kaç yıl (hastanın durumuna göre 2-4 yıl gibi) arka arkaya görülmezse, doktor kontrolunda ilaçların azaltılıp kesilmesi denenebilir. Nöbetler tekrarlamazsa tedaviye son verilir, tekrarlarsa tedaviye yeniden başlanır. İlacın kesilmesi, mutlaka hastayı izleyen doktor tarafından karar verilmesi gereken önemli bir konudur.

EPİLEPSİ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN KONULAR

1. Epilepsi kısa süreli nöbetler şeklinde tekrarlayan, beyinden kaynaklanan bir hastalıktır. Nöbetler ilaçla durdurulabilir.

2. Epileptik bir hastayı aşırı kollamaya, takip etmeye ve gereğinden fazla ilgi göstermeye gerek yoktur.

3. Epilepsi hastalığı olan kişi aşırı uykusuz kalmamalı, günde en az 7-8 saat uyumalıdır.

4. Aşırı çay, kahve ve kolalı içeceklerden kaçınılmalı, gece ağır yemek yenmemelidir.

5. Uzun süreli ve yakından televizyon seyredilmemeli ve fazla bilgisayar kullanılmamalıdır.

6. Epileptik hasta, aşırı efor sarfetmemeli ve bunu gerektiren sportif faaliyetlerden kaçınılmalıdır.

7. Alkollü içecekler, nöbet oluşumuna yol açabileceği ve epilepsi ilaçların etkilerini değiştirebileceği için kesinlikle kullanılmamalıdır.

8. Aç kalınmamalıdır.

9. Yüksek yerlerin kenarında bulunulmamalı ve ateş gibi yakıcı olabilecek yerlerden uzakta durulmalıdır.

10. Meslek seçiminde dikkat edilmelidir. Epileptik hastalar; askerlik, polislik, şoförlük, berberlik, inşaat ve kaynak işçiliği gibi meslekleri seçmemelidir.

11. Motorlu taşıt kullanılmamalıdır. 3 yıldan fazla bir sürede nöbet geçirmeyenlerde ve EEG leri normal olanlarda müsade edilebilir.

12. Epilepsili hasta elinden geldiğince üzülmemeli, olur olmaz şeyleri dert etmemelidir.

13. Epilepsili kişi evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Epileptik kişi evlenecek ise eşi hastalığını bilmelidir. Bayanlar hamile kalmadan önce mutlaka doktoru ile görüşmelidir.

14. Alınan ilaçların hastalığı tamamen geçirmeyebileceği bilinmelidir. Ama ilaçlar nöbet gelmemesini yada sayısının azalmasını sağlayacaktır.

15. İlaçlar, düzenli ve mutlaka önerildiği şekilde kullanılmalıdır.

16. Nöbet geçirilme sayısı ile gün ve saatleri kaydedilmelidir.

17. Düzenli aralıklarla doktor kontrolüne gidilmelidir.

18. Hastalar, yanında iyi yüzme bilen birisi olmak şartıyla denize girebilir, fakat uzun süre denizde ve güneş altında kalmamalı, aşırı yorulmamalıdır.

19. Epilepsi kısmen de olsa hayatınızı etkileyebilir, ama normal, aktif bir hayat sürmenizi engellemez. Bazı meslekler dışında yapamayacağınız hiçbir şey yoktur.

20. Epilepsi çalışmanıza ve işinizde başarılı olmanıza engel olacak bir hastalık değildir. Unutmayınız ki; dünyada bir çok ünlü ve başarılı insan da epilepsi hastalığına sahiptir.

EPİLEPTİK NÖBET GEÇİREN BİR HASTAYA NE YAPILMALI? NE YAPILMAMALI?

YAPILMASI GEREKENLER


Sakin olun, hastanın baş ve vücudunu yana çevirin.

Nöbet sırasında yaralanmasını önleyin (Başını yere vurmasını, yataktan düşmesini önleyin. Çevresindeki kesici ve yaralayıcı cisimleri uzaklaştırın).

Yakasını ve varsa sıkı giysilerini gevşetin.

Eğer bilinçsiz hareketler yapıyorsa, sert olmayan hareketlerle engelleyin.

Nöbet anında neler yaptığını iyice gözleyin ve bunları doktorunuza anlatın.

Hasta kendine gelene kadar yanından ayrılmayın.

Mümkünse doktoruna bilgi verin.

YAPILMAMASI GEREKENLER

Panik yapmayın.

Hastayı telaşlandırmayın.

Ağzını açmak için uğraşmayın, dişleri arasına bir şey koymaya çalışmayın.

Dilin ısırılmasını önemsemeyin.

Yiyecek-içecek veya ilaç vermeyin.

Zor kullanarak engel olmayın, yatıştırıcı davranışlar içinde olun.

Yapay solunum ve kalp masajı uygulamayın.

Uyarıcı olduğu düşünülerek yapılan soğuk su dökme, tokat atma, ağrı verme gibi hareketler yapmayın.

1 . Epilepsi nedir?
Epilepsi normal nörolojik işlevleri bozan tekrarlayıcı nöbetlerin görüldüğü bir dizi bozukluğa verilen genel bir isimdir. Beynimiz sinir hücre ağlarının oluşturduğu bir bilgisayar gibidir. Normalde bu hücreler arasında milyarlarca elektrik mesajı iletilir ve vücudumuz bu şekilde idare edilir.2 Epilepsi nöbetleri ise beyindeki bir grup sinir hücresinin aynı anda aktifleşip elektriksel bir boşalma oluşturmasıyla ortaya çıkar. Bu sinir hücre gruplarının beyinde bulundukları yere göre farklı belirtiler oluşturabilir. Hafif bir dalgınlıktan yaygın kasılmalara dek değişen tipte nöbetler bulunmaktadır.
İnsanlığın bildiği en eski hastalıklardan biri olan epilepsinin Sezar, Hipokrat, Büyük İskender, Sokrat gibi ünlü kişilerde de bulunduğu bilinmektedir.
2 . Nöbet tipleri nelerdir?
Nöbetler genel olarak iki ana gruba ayrılır: Parsiyel (kısmi) nöbetler ve jeneralize (yaygın)
Parsiyel (kısmi) nöbetler daha sık görülür ve beynin bir tarafında belirli bir bölgede yer alan sinir hücrelerinin katılımıyla oluşur.
Basit parsiyel nöbet geçiren kişiler genellikle bilinç kaybına uğramazlar, ancak kafa karışıklığı, ufak kasılmalar, değişik koku ve tat hisleri yaşayabilirler.
Kompleks parsiyel nöbetlerde ise istemsiz ya da kontrolsüz hareketler görülebilir, aşırı duygusal tepkiler olabilir ve bilinç kaybı oluşabilir. Bazı kişilerde çiğneme ya da dudak emme gibi tekrarlayıcı hareketler ortaya çıkabilir. Ataklar genellikle 2 dakikadan kısadır ve bazı hastalar nöbetten önce nöbet oluşacağını hissedebilirler.
Bazı hastalarda parsiyel nöbet şeklinde başlayan durum jeneralize nöbet haline dönüşebilir; bunlara sekonder jeneralize nöbetler denmektedir.
Jeneralize nöbetler ise daha geniş bir alandaki sinir hücrelerinin katılımıyla oluşan ve daha büyük bir etki oluşturan nöbetlerdir.
Tonik-klonik nöbetler kişinin kaskatı kesilmesi ve yere düşmesiyle başlar, ardından yaygın kasılma ve gevşemeler oluşur. Hasta bilincini tamamen kaybetmiştir ve idrar ya da dışkısını kaçırabilir. Nöbet genellikle 2-3 dakika sürer ve ardından bir süre dalgınlık oluşur.
Absans nöbetler hareketlerin 3-30 saniye süreyle durması ve dikkat kaybıyla seyreden nöbetlerdir. Günde 50-100 kereye kadar sık oluşabilir ve bazen diğer kişiler tarafından fark edilmeyebilirler.
Bunların dışında çocukluk ya da erişkinlik çağlarında oluşabilen farklı nöbet tipleri de bulunmaktadır.
nöbetler. Bu ana gruplar da kendi içlerinde tekrar sınıflandırılırlar.

3 . Epilepsi niçin oluşur?
Epilepsi nöbetlerinin çoğunda bir neden bulunamaz. Sık rastlanan nedenlerden bazıları doğuştan bulunan ya da doğumda oluşan beyin hasarları, beyin yaralanmaları, tümörleri, beyin kan damarlarındaki hastalıklar, bazı genel hastalıklar, alkol ve madde kullanımı ve menenjit gibi enfeksiyonlardır.
4 . Nöbet oluşumuna yol açan durumlar nelerdir?
Nöbetlerin çoğu herhangi bir tetikleyici neden olmaksızın oluşur. Ancak nöbet oluşumunu tetikleyebilecek bazı faktörler de bulunmaktadır. Bunların arasında aşırı miktarda alkol alınması, stres, sürekli çakıp sönen ışıklar ve benzer televizyon görüntülerini izleme, uykusuzluk, yüksek ateş, düzensiz beslenme ve kadınlardaki hormonal değişiklikler yer almaktadır.
5 . Epilepsi kimlerde görülür ve sıklığı nedir?
Epilepsi hem erkek, hem de kadınlarda tüm yaş gruplarında görülebilir, ancak çoğunlukla bebeklik, çocukluk, ilk gençlik ve yaşlılık dönemlerinde tanı konur. Dünyada yaklaşık 50 milyon kişinin epilepsisi olduğu tahmin edilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde epilepsi daha sık görülmektedir; bunun nedeni bu ülkelerde beyin hasarına yol açan nedenlerle daha sık karşılaşılması olabilir.
6 . Epilepsi tanısı nasıl konur?
Hekimler, nöbet geçiren kişilerin daha önceden hikayelerinin olup olmadığını öğrenip, muayenelerini yapar ve bazı kan tahlilleriyle EEG'lerini isterler. EEG (elektroensefalogram) beyindeki elektrik akımlarını ölçen bir testtir. BT (bilgisayarlı tomografi) veya MR (manyetik rezonans) ile alınan beyin görüntülerinin incelenmesi gerekli olabilir. Bel bölgesinden yapılacak ufak bir girişimle alınan beyin omurilik sıvısı da incelenebilir.
7 . Epilepsi nasıl tedavi edilir?
Nöbetler hastaların %80'e varan bir oranında epilepsi ilaçlarıyla kontrol altına alınabilmektedir. İlaç tipi ve sayısı hastanın yaşı, nöbet tipi, nöbet sıklığı ve nedeni gibi çeşitli faktörlere dayanarak belirlenmektedir. İlacın dozu da hastanın durumuna göre ayarlanmaktadır. Bazı hastalar bir ilaçla kontrol altına alınırken, bazılarına iki, üç ilacın birlikte verilmesi gerekli olmaktadır. Bazı hastalarda cerrahi tedavi de uygulanabilmektedir.
Bazı epilepsi ilaçları doğum kontrol hapları, bazı kalp ilaçları, astım ve ülser ilaçları ve diğer birçok ilaçla etkileşebilir. Bu nedenle doktorun kullanılan diğer ilaçlar konusunda bilgilendirilmesi gereklidir.
Birçok nöbet, tedavinin uygun şekilde yapılmaması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle ilacın hekim tarafından önerilen şekilde alınması çok önemlidir. Bazı durumlarda doktor ilaç kullanım miktarını ayarlamak ya da kontrol etmek için kandaki ilaç düzeylerini izlemek isteyebilir. Bu durumda belirli aralıklarla kan tahlilleri yapılır.
İlaç tedavisine başlanıp nöbet oluşumu önlendikten bir süre sonra hekim tedaviyi kesebilir.
Epilepsili kişilerin uykusuz kalmak, alkol ve sigara içmek gibi tetikleyici faktörlerden kaçınmaları gereklidir.
8 . Acil durumlarda nasıl yardımcı olabilirsiniz?
Yakınınızdaki bir kişinin nöbet geçirdiğini görürseniz, öncelikle bir zarar görmesini önlemeye çalışmanız gerekir. Ağzına dişlerini ayırmak üzere kaşık gibi sert bir cisim sokmayın. Çevresinde bulunan sivri köşeli alet ve mobilyaları uzaklaştırın. Hastayı kaldırmaya çalışmayın. Kişi nöbet sırasında kusuyorsa, kusmuğunu yutmasını engellemek için hastayı bir tarafına çevirebilirsiniz. Nöbet 2-3 dakika içinde durmuyorsa, hastada morarma oluştuğunu ya da nefes almadığını fark ettiyseniz en yakın sağlık kurumunu aramak veya ambulans çağırmak doğru olur.
9 . Epilepsili kişilerin günlük yaşamlarında nelere dikkat etmeleri gerekir?
Epilepsili kişiler nöbet sırasında kolayca yaralanabilirler. Bu nedenle ev, işyeri ve kullanılan diğer alanlarda bazı önlemler alınması doğru olur.
  • Ev içindeki kapıların dışarıya doğru açılabilmesi ve arkadan kilitlenmemesi uzun süreli nöbetlerde diğer kişilerin yardımcı olmasını sağlar.
  • Yerlerin kalın bir halıyla kaplı olması düşme sırasındaki yaralanmaları azaltır.
  • Lavabo gibi su kaynaklarının yanında elektrikli alet kullanımından kaçınılmalıdır.
  • Açıkta sivri ve keskin aletler bulunmamalı, eşyaların sivri köşeli olmaması sağlanmalıdır.
  • Şömine, ocak, soba gibi açık alevli ya da çok sıcak yerlerin çevresine koruyucu engeller yerleştirilmelidir.
  • İşyerinde epilepsili olduğunun bilinmesi acil durumlarda yararlı olabilir.
  • Taşıt araçlarının kullanılması uygun değildir.
  • Bisiklet kullanırken kask, dirseklik ve dizlik takılmalıdır.
  • Doğada gezmek, yüzmek gibi aktiviteler mutlaka bir arkadaşla birlikte yapılmalıdır.

Epilepsi(Sara)-Epilepsi denince akla ne gelir?


Epilepsi nedir?

Tıp tarihinde hiçbir hastalıg˘ın tarihçesi,epilepsi kadar eski tarihlere götürülemez.
I˙lkçag˘lardan kalma çok sayıda is¸aretler,bu hastalıg˘ın insanlıg˘ın bas¸langıcından beri var oldug˘unu gösterir.

Eskiden oldug˘u gibi,bugün de bu hastalık en sık görülen müzmin hastalıklardan biridir. %0,5 ile %1 oranında insan bu hastalıg˘a müpteladır. Buda Almanya’da 400.000 ile 800.000 arasında saralı insanın yas¸adıg˘ını gösterir!

Epilepsi terimi Yunanca nöbet geçirmek anlamına gelen “epilambanein” kelimesinden gelir.
Epilepsi, nöbet veya nöbet hastalıg˘ı demektir. Nöbet hastalıg˘ının (saranın) çes¸itli s¸ekilleri oldug˘undan, epilepsilerden bahsetmek daha yerinde olur.

Eg˘er epileptik nöbetler, ortada görünür bir neden yokken kendilig˘inden ortaya çıkıyor ve tekrarlamaya meylediyorsa, bir epilepsi söz konusudur.

Epileptik bir nöbet, beynin patolojik (hastalıklı-normal olmayan) bir tepkisidir; O rahatsız eden, s¸as¸ırtan,zarar veren uyarılara kars¸ı verilen bir cevaptır.

Bu uyarılara verilen cevap, beyindeki sinir hücrelerinin elektriki - kimyevi yollardan anormal oranlarda uyarılmasından kaynaklanır. Bu anormal hadise esnasında, aniden çok sayıda sinir hücresi ileri derecede uyarılır ve hücre içi ile hücre dıs¸ı arasıdaki elektriki gerilim “Membranpotential”ani olarak bos¸altılır. Beyin de sanki fırtına gibi bir durum hasıl olur ve sigortanın yanmasına bezer bir hâl ortaya çıkar. Bir defa geçirilmis¸ epileptik bir nöbet, epilepsi anlamına gelmez.

Eg˘er epileptik nöbetler;ortada görünür bir neden yokken sag˘lıklı bir durumdayken ortaya çıkıyor ve tekrarlamaya meylediyorsa, o zaman bir epilepsi söz konusudur. Bu da epilepsinin müzmin bir hastalık oldug˘unu ifade eder (Bütün bir ömür boyu sürmesi gerekmez).

Epileptik nöbetler

Epileptik nöbetler çes¸itli görüntüler sergileyebilirler. Beynin her çes¸it fonksiyonu (hastalıklı olmasa bile) epileptik nöbetleri ortaya çıkarabilir.

Böylece epileptik nöbetler de çes¸itli görüntüler sergiler. Hareketler halin de (örneg˘in; sıçramalar-kasılmalar), his bozuklug˘u dedig˘imiz (örneg˘in; karıncalanma – uyus¸ma - görme ve is¸itme halluzinatinları), jetatif sinir sistemi kaynaklı (örneg˘in; yüz kızarması - dudakları morarması - ag˘ızdan salya akması -bag˘ırsak gürültüleri - idrar kaçırma), psis¸ik bozukluklar (örneg˘in; korku - ani hafıza bozuklukları - s¸uur kaybı).

Büyük nöbetlerde “Grand mal” bu belirtiler (örneg˘in; kasılmalar – sıçramalar -salya akması - idrar kaçırma - s¸uur kaybı), genellikle birlikte ortaya çıkarlar.

Epilepsi; eskiden büyük “Grand mal” ve küçük nöbetler “kline Anfalle” olmak üzere ikiye ayrılırdı.
Küçük nöbetler; kısa, birkaç saniye kadar süren dalgınlık “Absence” ,vücudun kısmi bir bölümünü tutan ani kasılmalar, bilinç bulutlanmaları gibi belirtilerdir. Bilinç bulutlanmalarına “psychomotorik” veya “partialkomplexe” nöbetlerde denir. Bu nöbetler 30 saniyeden 2 dakikaya kadar sürerler. Hasta s¸as¸kındır,anlamsız mırıldanmalar, çig˘neme, yutkunma ve s¸uursuz el hareketleri yapar.

Küçük nöbetlerin özel bir s¸eklini, daha ziyade süt çocuklug˘u çag˘ında görülen ve genellikle ag˘ır seyreden “BNS”=“Blitz – Nick - Salaam” denen nöbetler temsil ederler.

“BNS” ismi nöbetin s¸eklinden kaynaklanır. Hastanın vücudu ani olarak kasılır, kollar
yukarıya kulaklara dog˘ru atılır ve bas¸ öne eg˘ilir ( Müslüman’ların namaza dururken verdikleri selâm gibi).

Günümüzde, tıp dilinde büyük ve küçük nöbetler yerine, genelles¸en, bütün vücuda yayılan “generalisierter Anfall” ve vücudun yalnız bir kısmını tutan “fokale Anfalle” nöbetlerden bahsedilir.
a. Genelles¸en nöbetlerde, beynin iki tarafı da nöbete katılır.
b. Vücudun yalnız bir odag˘ını tutan nöbetlerde” fokale Anfalle”beynin yarısının sınırlı bir bölümü nöbete is¸tirak eder.

Epileptik nöbetlerin sınıflandırılması
• Genelles¸en nöbetler”Generalisierter Anfalle”: Örneg˘in; Grand mal” büyük nöbet ve”Absence” dalma nöbeti.
• Kısmi kalan nöbetler” fokale Anfalla”: Örneg˘in; tek tarafı tutan kasılmalar, his-davranıs¸ ve tavır bozuklukları (partial komplexe Anfalle).
• Hiçbir guruba uymayan nöbetler: Örneg˘in; yeni dog˘anların nöbetleri.

Genelles¸en, yani bütün vücudu tutan nöbetlerde; vücudun iki tarafı da nöbetin bas¸ladıg˘ı andan itibaren es¸it olarak etkilenir.Nöbetin kaynak noktası olan beynin, her iki yarısı da aynı zamanda nöbete is¸tirak eder.Bütün vücudun nöbete is¸tirak etmesi gerekmez. Önemli olan her iki tarafın da bas¸langıçtan itibaren es¸it s¸ekil de etkilenmis¸ olmasıdır.

Genelles¸en nöbetler diyince akla: Genelles¸en büyük nöbet”Grand mal”- Dalma nöbeti “Absence” – Müslüman’ların namaza bas¸ladıg˘ı zaman verdig˘i selâm benzeri “BNS –Anfalle” (Ani bir sıçrama ile eller kulag˘a dog˘ru kalkar, bas¸ öne eg˘ilir,ayaklar karna dog˘ru çekilir).

Bunun aksine nöbetin bas¸langıcından itibaren vücudun yalnız bir tarafı veya belli bir bölümü nöbetten etkilenirse, o zaman “fokal” kısmi bir nöbetten bahsedilebilir. Bu demektir ki, beynin yarısının sınırlı bir bölümü nöbete is¸tirak eder.

“Fokale Anfalle” Kısmi nöbetler: Örneg˘in; vücudun yarısını etkileyen büyük nöbetler, tek tarafını tutan sıçramalar”Zuckungen”,kasılmalar “Versteifungen” , his – davranıs¸ ve tavır bozuklukları “partial-komplexe Anfalle”.

Epilepsi

Geçirilmis¸ olan tek bir epileptik nöbet, illâ da bir epilepsinin bas¸langıcını ifade etmez.
Örneg˘in; çocukluk çag˘ında geçirilmis¸ bir ates¸ havalesi, elektrik çarpmasından,as¸ırı uykusuzluktan, alkoliklerde içkiyi kesmekten kaynaklanan nöbetler tek bir olay olarak kalırlar.
Böyle vakalarda nöbetler özel durumlara bag˘lı olarak ortaya çıkarlar ve fırsatçı nöbetler “Gelegenheitsanfallen” olarak adlandırılırlar.
Ates¸ yükselmesi her çocukta bir havaleye ve as¸ırı olmadıkça her gençte bir nöbete yol açmaz; böyle bir durum için irsi bir meylin, istidadın olması gerekir.
S¸artlar
• I˙rsi meyil ( dahili sebep )
• Ortaya çıkarmak ( harici sebep )
Beyin: Sinir hücrelerinden anormal miktarda elektrik bos¸altılır.
Nöbet tablosu
Eg˘er epileptik nöbetler; hiçbir tahrik olmadan, kendiliklerinden meydana geliyorsa, o zaman epilepsilerden bahsedilir.

Epilepsinin (sara hastalıg˘ının) çes¸itli s¸ekilleri vardır. Bunlar nöbetlerin görünüs¸ s¸ekline, sebebine, hastalıg˘ın devamına, ileride nasıl bir sergileyeceg˘ine ve EEG dedig˘imiz beyin elektrosunun sergiledig˘i tabloya göre nitelendirilirler. Bu faktörler her epilepsi s¸eklinde farklı olabilirler.

Epileptik nöbetlerde oldug˘u gibi, hakiki epilepsiler de, ister kısmi, ister genelles¸en nöbetlerden kaynaklansınlar; fokal ve genelles¸en saralar olarak adlandırılırlar.

Epilepsilerin sınıflandırılması:

- Genelles¸en epilepsiler
- Fokal epilepsiler
- Fokal ve genelles¸en belirtiler gösteren epilepsiler


Sebepler

Çes¸itli epilepsilerin deg˘is¸ik sebepleri olabilir.

• Sınıflandırma s¸eması:

Epilepsilerin çog˘u, dıs¸ etkilerin beyinde meydana getirdig˘i kalıcı arızalardan kaynaklanan
“Residual Epilepsien” = geriye kalan “rest” epilepsiler olarak adlandırılırlar.Böyle beyin hasarından ileri gelen, Residual ( Rest) epilepsiler,gebelik esnasında geçirilmis¸ olan bir enfeksiyon hastalıg˘ından ( Örneg˘in; kızamıkçık), dog˘um sonrasında oksijen yetersizlig˘inden, beyin ve beyin zarının iltihaplarından veya bir kazada meydana gelebilecek beyin zedelenmesinden ileri gelebilirler.Prozess sarası deyince; beyinde sürüp giden, bitmemis¸ bir hadisenin ( hastalıg˘ın) varlıg˘ı kabul edilir.Bunların içinde en önemlileri ve sık görülenleri; beyin tümörleri, beyinde kanlanma yetersizlikleri ve metabolizma bozukluklarıdır. Bunların devamı esnasında epilepsi nöbetleri görülebilir.
Eg˘er epilepsiler, beynin organik bir zararından veya beyinde sürüp giden ( Prozess =dava) bir
hastalıktan kaynaklanıyorsa; bu tür epilepsilere, semptomatik epilepsiler denir.

Eg˘er epilepsilerde organik bir sebep olasılıg˘ı varsa, ama kati olarak tespit edilemiyorsa; bu tür epilepsilere de kryptogen epilepsiler ( kryptogen = muhtemelen semptomatik) denir.


Sara irsi bir hastalık deg˘ildir. Anneden- babadan çocug˘a geçmez. Buna rag˘men bazı ailelerde bu hastalıg˘a daha sık rastlanır. Birçok hastalıkta oldug˘u gibi (örneg˘in; s¸eker hastalıg˘ı veya romatizma) sarada da mevcut olan irsi meyil, anne-babadan çocug˘a nakledilebilir. Hastalıg˘ın kendisi irsi yoldan geçmez. Dıs¸ tesirlerin yardımı ile sonradan kazanılmıs¸ hastalıg˘ı faaliyete geçiren beyin arızaları (gebelik ve dog˘um komplikasyonları, ag˘ır hastalıklar, bas¸ yaralanmaları) nöbetlerin bas¸lamasında büyük rol oynarlar. Bu sebepleri her vakada bulmak mümkün deg˘ildir.
Böyle, genetik yoldan çocug˘a nakledilen irsi meyilden kaynaklanan sara türüne “idiopatik Epilepsi” denir.
Epilepsilerin 1/3 ünde sebepler henüz bulunamamıs¸tır.
S¸imdiye kadar söylenenlerden anlas¸ılan, her insanın her yas¸ta epilepsiye yakalanabileceg˘idir.

Tedavi

Acute and emergency therapy:

Long-term therapy:


Epilepsi ve epileptik nöbetler, s¸imdi çok iyi tedavi edilebiliyorlar. Sonuç itibari ile; epilepsi tedavi edilen bir hastalıktır.
Tedaviden önce, hastalıg˘ın sebebinin yok edilip edilemeyeceg˘inin aras¸tırılması gerekir.
Böyle bir tedavi s¸ekline ; sebebe dayalı “kausal” terapi denir.(Örneg˘in; bir beyin tümörünün ameliyatla alınması,metabolizma bozuklug˘unun azaltılması veya tamamen düzeltilmesi).
Vakaların çog˘unda bu mümkün deg˘ildir. Zira ya sebep belli deg˘ildir,yada sebebi yok etmek imkansızdır.( Örneg˘in; beyindeki bir nedbe, yaradılıs¸ hatası, dog˘umda beynin bir zarara ug˘raması, irsi meyil ). Bu tür saraların tedavisine; semptomatik tedavi denir.

Vakaların % 90 nında uygulanan klasik tedavi s¸ekli “ Antiepilentica” denilen, nöbeti frenleyen ilâçlarla yapılan semptomatik tedavidir.I˙lâçların birkaç yıl muntazam olarak alınması gerekir. Bunların etkisi ile vakaların % 60 s¸ında tam iyiles¸me, % 20 sinde ise bariz bir iyiles¸me görülür.
Genellikle bu ilâçlar hastalar tarafından iyi tolere edilir. Bazı istisna vakalarda ilâçların ciddi yan etkileri görülür. Hasta zor duruma düşer. Tedavinin kontrolü uzman bir doktor tarafından yapılmalıdır.

Saranın tesirleri

Epileptik nöbetler; beynin verimli faaliyetlerini kısa bir süre (geçici olarak) etkileye bilir.Beyne sürekli bir zarar vermez. Bundan dolayı birçok insanda var olan epileptik nöbetlerin, zamanla giderek beynin faaliyetlerini (bilhassa ög˘renme yeteneg˘inde azalma) zayıflatacag˘ı inancı yersizdir.
“Status epilipticus” denen; uzun süren epilepsi nöbetleri bir ayrıcalık gösterir.Böyle nöbetler 10 dakikadan daha fazla (saatlerce sürmesi mümkündür) süren büyük nöbetlerdir.”Grand mal”.
Böyle bir epilepsi koması “ Status”esnasında; beyin hücreleri kalıcı, ag˘ır zararlar görür. Modern tıbbi ilâçlar sayesinde, günümüzde böyle büyük nöbet komaları ”Grand mal-Staten” oldukça azalmıs¸tır.
Eg˘er epilepsili hasta, psis¸ik bozukluklar (zekâ gerilig˘i, tavır ve konus¸ma bozuklukları) gösteriyorsa, bunlar epilepsiden deg˘il. Epilepsinin de sebebi olan, beyin hasarındandır.

Epilepsili hastalarda; oldukça sık,as¸ırı tepki bozuklug˘u “reaktive Störungen” görülür: Hastalıg˘a tahammül etme zorunlulug˘u,okuldan geri çevrilmeler, mesleki ve sosyal guruplas¸malar, günlük is¸lerde itilip-kakılmalar (örneg˘in; spor yaparken, ehliyet alırken, is¸ ararken ortaya çıkan zorluklar). Çevredeki insanların çog˘unda mevcut olan önyargı .
(epilepsinin; irsi ve psis¸ik bir hastalık oldug˘u) Hastaları ruhi bir bunalıma sürükler.Bu davranıs¸lar hastayı; saranın kendisinden daha fazla üzer.

Hasta bakımında ve naklinde bu hususlar öncelikle dikkate alınmalıdır.
Bu 4 poster ( tabella): I˙nternational Epilepsi Bürosu’nun 1994 yılında yaptıg˘ı, yarıs¸malara katılan ve ödül alan çalıs¸malardandır.
Yarıs¸manın konusu: “Epilepsy and Independence” Sara ve özgürlük.

Sizofreni

Şizofreni: Şizofreni işlevselliğin önemli derecede bozulduğu, duygu, düşünce ve davranış bozukluklarının görüldüğü gerçeklikle uyuşmayan bulgularla belirli nedenleri bilinmeyen bir bozukluktur. Hastalık genelde ömür boyu sürer. Tipleri Paranoid Tip : Tek bir konu ile ilişkili sistematize düşünce bozukluğu veya kulağa ses gelmesi ile belirgin olan tiptir. Şüphecilik temel bulgudur. Dezorganize Tip : Dağınıklılık, konuşmada ve davranışlarda aşırı bozulma ile belirgin olan tiptir. Künt ve uygunsuz görünüm belirgindir. Katatonik Tip : Konuşmazlık, karşı çıkıcı (negativist) tutum, katılık, amaçsız taşkınlık, sözleri ve davranışları taklit etme gibi özelliklerin belirgin olduğu tiptir. Farklılaşmamış Tip : Belirgin düşünce bozukluğu, ses duyma, dağınıklılık ve davranışlarda bozuklukla giden tiptir. Katatonik, dezorganize, paranoid tiplerin özellikleri yoktur. Rezidüel Tip : İçe çekilme, konuşmazlık, donuklukla belirli olan tiptir. Belirgin düşünce bozukluğu, ses duyma, dağınık davranış yoktur. Toplumda görülme sıklığı %1’dir.

Kadın erkek oranı eşittir. 15 ile 35 yaş arasında başlar. %80’i ayaktan tedavi edilmeye çalışılır. Genetik, biyolojik ve sosyal nedenlerden dolayı şizofreninin ortaya çıktığı kabul edilir. Şizofrenik hastanın klinik tedavisi, hastaneye yatışı, ilaç tedavisini ve davranış, aile grup, bireysel, sosyal becerileri geliştirme ve rehabilitasyon terapileri gibi psikososyal tedavileri içerebilir. B. Sanrısal (Hezeyanlı, Paranoid) Bozukluk : Birincil ya da tek belirtinin sabit ve sarsılmaz bir düşünce bozukluğunun olduğu bozukluktur. Kişiliğin sağlam kaldığı bu hastalıkta düşünce bozukluğu en az 1 aydan beri vardır. Bu hastalığın ortalama başlama yaşı 40 yaş çevresindedir. Tedavide hastaneye yatırılma, ilaç tedavisi, psikoterapi kullanılır. C. Şizofreniform Bozukluk 6 ayda düzelme ve normal işlevselliğe dönme dışında semptomlar şizofreniye benzerdir.

D. Şizoaffektif Bozukluk : Birbirinden ayrı olarak tanı konamayan şizofreni ve duygudurum bozukluğu bulgularının birlikte olduğu bozukluktur. Yaşam boyu yaygınlığı %1’den azdır ve kadın erkek oranı eşittir. E. Kısa Psikotik Bozukluk : Belirtiler bir aydan kısa sürer ve hastanın yaşamındaki belli bir stresi izler. Düşünce bozukluğu, algı bozukluğu, saçma konuşmalar olabilir. Doğumdan sonraki 1 ay içinde başlayabilir. F. Paylaşılmış Psikotik Bozukluk (İkiz Delilik) : Düşünce bozukluğu iki ya da daha fazla kişi tarafından paylaşılmıştır. Kötülük görme düşünceleri oldukça sıktır. İntihar ve adam öldürme anlaşmaları görülebilir.

Kadınlarda ve diğer birine bağımlı bedensel yetersizlikleri olan kişilerde daha yaygındır. Bu kişilerin % 95’i aile üyeleridir, genellikle iki kız kardeştir. G. Postpartum Psikoz (Doğum Sonrası P.) : Doğumdan sonra ortaya çıkan şiddetli depresyon ve düşünce bozukluklarıyla belirli bir hastalıktır. Genelde doğum sonrası 2-3. günlerde ortaya çıkar. Bebeğine veya kendine zarar verme düşünceleri belirgindir. Görülme sıklığı binde 1-2’dir. Genelde ilk kez doğum yapanlarda görülür. Şizofreni, düşünceleri, algıları, duyguları ve davranışları etkileyen ve hastanın işlevlerinde önemli bozukluklara neden olan belirtilerin görüldüğü kronik bir hastalık olarak tanımlanabilir. Hastalığın ilk veya akut döneminde hezeyanlar ve halüsinasyonlar gibi şiddetli psikotik belirtiler görülür. Halüsinasyon, diğer insanların hissedemediği şeyler duymaya, görmeye ve hissetmeye verilen addır. Olmayan nesneler, objeler görme, kokular duyma gibi...

Hezeyanlar ise, başkaları için uygunsuz ya da olanaksız görünen, doğru olmayan tuhaf fikirlerdir. Birinin hastanın düşüncelerini kontrol ettiği veya hastayı sürekli olarak izlediği şeklinde bir inanç gibi... Akut dönemi belirtilerin yatıştığı dönem izler. Şizofreni hastalarında depresyon belirtileri sık görülür. Hastalarda bellek, problem çözümü ve planlama gibi düşünce süreçleriyle ilgili bozukluklar da ortaya çıkabilir. Şizofreni hastalarının büyük bölümü üretken bir yaşam süremez ve yalnızca yüzde 20’si, genellikle az beceri gerektiren işlerde çalışır. Şizofreni tedavisinin temelini antipsikotik grubu ilaç tedavisi oluşturur. Bir psikiyatri uzmanının kontrolünde uzun süreli ilaç tedavileriyle hastalar günlük yaşantılarına dönebilirler. Tedavide, ilaçlara ek olarak destekleyici ve bilgilendirici bireysel, grup ve aile tedavilerinin uygulanması da önemli yararlar sağlar.

ŞİZOFRENİ NEDİR? Şizofreni epilepsi, Multipl Skleroz gibi bir beyin hastalığıdır. Bütün kronik hastalıklar (Şeker hastalığı, astım, romatizma...) gibi alevlenme ve yatışma dönemleri gösterir. Tedavi edilebilir bir hastalık olmakla beraber zaman zaman alevlenme dönemleri olabilir, hastaların önemli bir kısmında hastalık tamamen ortadan kalkmayabilir. Bu ciddi hastalık yeryüzündeki her yüz kişiden birini etkiliyor. Dünyada 60 milyon, Türkiye’de ise 600 bin şizofreni hastası bulunuyor. Hastalık genellikle 15-25 yaş aralarında başlamakla beraber orta yaşlarda başlaması da mümkündür. Hastalık ne kadar erken yaşlarda başlarsa kişilik üzerindeki hasar o kadar fazla olur ve normal bir yaşam sürme şansı azalır.

ŞİZOFRENİ NE DEĞİLDİR? Şizofreni kişilik bölünmesi demek değildir. Şizofreni hastaları nadiren çevreye zarar verir. Şizofreni kelimesi, bir konuda farklı ya da zıt duygular taşımak şeklinde hatalı olarak kullanılır. Bu insan doğasında bulunan bir özelliktir. Şizofreni erken bunama değildir. Aşı gibi yollarla korunmanın mümkün olduğu bir hastalık değildir. Şizofreni nedir ? Şizofreni, kişinin duygu, düşünce ve davranışlarında önemli değişikliklere neden olan, belirtileri ve seyri kişiden kişiye değişiklik gösteren, hastaların bir kısmında iyileşmeyle, bir kısmında ise toplumsal ilişkiler ve entellektüel faaliyetlerde önemli kayıplara yol açan bir ruhsal rahatsızlık türüdür. Başlama yaşı genellikle 15-35 yaşları arasındadır. Şizofreniyi nasıl farkederiz ?

Şizofreni kendisini insanın dış görünüşünde, konuşmasında, duygularını ifade etmesinde, davranışlarında,düşüncelerinde yaptığı değişiklikler ve bunların toplumsal yansımalarıyla belli eder. Başlıca belirtiler şu şekilde özetlenebilir: Giyim-kuşama özen ve kendine bakım azabilir, alışılagelmişin dışında giyinme görülebilir. Mimikler ve jestlerde azalma, çevrede olup bitenlere karşı ilgisizlik görülebilir. Bazılarında yüz ifadesi donuklaşabilir. Bazı hastalarda konuşma bozulur. Dağınık ve muğlak olabilir. Yer yer kopmalar içerir, gereksiz ayrıntılarla doludur, belirli bir mantık örgüsü izlenmez. Bazılarında ise konuşma normal görünümdedir İçine kapanma veya yakınlarına bağımlılıkta artma görülebilir. Amaçsız ve anlamsız davranışlar gösterebilirler.

Hiç hareket etmeme, devamlı bir noktaya bakarak hiç konuşmama veya saldırgan davranışlar olabilir. Hastaların çoğunda takip edildiklerini, öldürüleceklerini, aleyhlerinde komplo-tuzak kurulduğunu düşünme ve korkma görülebilir. Bir kısmı kendileriyle ilgili yayın yapıldığı düşüncesiyle çevreden, televizyondan gazetelerden rahatsız olabilirler. Kimileri vücudunda değişiklik olduğunu veya bedensiz olduklarını düşünebilirler. Bazıları kendileri ile konuşan, kendilerine emreden, hakaret eden, hareketleri hakkında yorum yapan sesler işitebilirler. Bazı hastalar da da uyanıkken gözlerinin önüne çeşitli görüntüler geldiğini ifade edebilirler. Bu hastalık toplumda ne kadar sıklıkla görülebilir? Her 100 kişiden 1’inde görülebilmektedir. Bu hastalığın sebepleri nelerdir ?

Biyokimyasal: Sinir aralığındaki ileticilerden bazılarının (özellikle dopamin ve serotonin) etkinliklerinin bozulması. Genetik: Yakınlarında şizofreni hastası olanlarda şizofreni gelişme olasılığı normal insanlara göre biraz daha fazla olabilir. Şizofreni tamamen iyileşir mi ? Şizofreni tanısıyla tedavi olan kişilerin beşte birinde zaman içinde belirtilerin tamamen ortadan kaybolduğu saptanmıştır. Genel olaraksa hastalık yok olmaz, ancak hastaların büyük kısmında düzenli ve sürekli ilaç tedavisi ile önemli iyileşmeler elde edilebilir. TEDAVİ Tedavide öncelik ilaç kullanımındadır. Ancak şizofreniyle ilgili bütün sorunların çözümünde ilaç tedavisi tek başına yeterli olmamaktadır. Bu nedenle özellikle toplumsal yaşantıya ait yakınmaların çözümlenmesinde ailenin anlayışlı, destekleyici ve teşvik edici yaklaşımı, hastaya nasıl davranacaklarına dair hekimle işbirliği yapılması son derece önemlidir. Lütfen, sağlığınız için aşağıdaki tavsiyelere uyunuz.

İlaçlarınız uyuşturucu değildir, alışkanlık yapmazlar. Verilen ilaçlar düzenli olarak alınmalıdır. Ağız kuruluğu, kabızlık, yerinde duramama,özellikle yüz ve boyun kaslarında kasılmalar, ellerde titreme, robot gibi olma durumu gibi yan etkiler görülebilir. Bu yan etkiler tehlikeli değildir. Ancak bu durumlarda ilaç kesilmemeli,doktora danışılmalıdır. Hekiminiz doz ayarlaması yaparak ya da yardımcı ilaçlar (Akineton, Benadryl, Dideral gibi) vererek bu yan etkileri en aza indirmelidir. Genellikle tedavinin, ,uzun yıllar aksatılmadan sürüdürülmesi önerilir. Kontrollere doktorunuzun verdiği randevulara göre gelinmelidir. Tedavinin amacı, hastalığı yok etmek değildir; hastalığın belirtilerini gidermektir (Ör;Şeker hastalığı gibi). Ailenin hastaya karşı tutum ve davranışları, hastalığın seyrini ve tedavisini önemli ölçüde etkilemektedir. Özellikle, hastayı aşırı eleştiren, itici yaklaşımlar ya da tam tersi aşırı, koruyucu, kollayıcı tutum en yanlış davranışlardır. Mümkün olduğunca hastanıza karşı doğal ancak hasta olduğunu da bilerek davranınız

www.saglikpedia.com


0 yorum:

Yorum Gönder

ads